29 Ocak 2016 Cuma
AZ CESARET BOL SABIR ÇOK ÇALIŞMAK ...
Ben yıllardır çok sevdiğim bir şirkette , Dünya iyisi insanlarla , gündüzümü geceme katarak çalıştım durdum:) Ama hayat öyle bir serüven ki insan artık bazı şeyler ile yetinemiyor kendi üstüne bir şey daha bir şey daha katmak istiyor... İçimde öyle bir enerji var ki bu Dünya'ya sığamıyorum:))) Bazen köreldiğimi yeteneklerimi enerjimi yanlış şeylere harcadığımı hissediyordum kiiiii.... Bugün bir karar aldım:) Aslında uzun süredir düşündüğüm ve özellikle çevremdeki iş arkadaşlarımın 'yaaa neden yapmıyorsun'dediği bir şeydi bu:))) Ben artık muhasebeci değilim:))) Ben artık Reklamcıyım:)))) Reklam bölümünde kadro açığı olduğunu biliyordum:) Tabi önce kime gittim yol arkadaşım servis arkadaşım S.....'a:))
Pat odasına girdim 'S.... ben reklamcı olucam!' Baktı güldü senden daha iyi kimse yapamaz çabuk in M.... Hanımla konuş dedi:) Birlikte çalıştığım iş arkadaşım 'Sevda git diyorum sana bu inanılmaz bir fırsat maddi manevi seni merdiven çıkar gibi yukarı çıkarır' Durdum sakinleştim:) Bir derin nefes aldım:) Reklam müdürünün yanına gidip 'M.... hanım ben sizinle önemli bir şey konuşmak istiyorum ben sizin yanınızda çalışmak istiyorum' dedim:) Önce benim heyecanım karşısında kocaman bir kahkaha attı:))) Baaak ben çok cadıyım fenayım benimle iyi geçinebilecek misin? Seni döve döve çalıştırırım' dedi:)) Ben karar verdikten sonra 45 kg vermiş bir kadınım siz beni ilan alamam diye mi korkutuyorsunuz Allah aşkına' dedim ve daha büyük bir kahkaha koptu:))) Gel dedi seni çok severim bilirsin burada senin enerjine ihtiyaç var Müdürün ile konuş iş genel müdüre geldiğinde ben hallederim dedi:)))
Veee nitekim ben kararımı müdürüme açıkladım:) Bu durumdan şefim hiç hoşlanmadı:))) Tabi nereden bulacak benim kadar kendini paralayarak çalışanı:))))
Demem o ki ben bu yaptıklarımı bundan 2 ya da 3 yıl önce asla yapamazdım:) Ben değil o reklam müdürünün karşına geçip konuşmak mailini gördüğümde bile titrerdim :))) Cesaretim deli cesareti değil... Hamdım piştim yanmaya gidiyorum:) Mutfağını bildiğim bir işin yüzü de olacağım aynı zamanda... Korkmayın korkutun! Cesaretinizle, çalışma azminizle, disiplininizle korkutun!
Arkamda çok güzel insanlar, tertemiz dualar var... Allah utandırmasın inşallah....
Sevda Buldum
..... Gazetesi Enerjisi Yüksek Reklam Sorumlusu ;)
Mail imzamı bu şekilde düzenleyeceğim ahahahahahahahah:)))))))
Kalp Kalp Kalp muck Mcuk muck ;)
26 Ocak 2016 Salı
SOSYAL MEDYA KULLANMAKLA BOKUNU ÇIKARMAK ARASINDAKİ İNCE ÇİZGİ ;)))
Ben insanları gözlemlemeyi çok seviyorum ne yalan söyleyeyim :)
sokakta,serviste,yemekhanede,metroda, metrobüste gözlemlediğim gibi sosyal medyada da gözlemlerim twitter'da, facebook'ta çoğu zaman instagramda:))
İnsanların paylaşımları kendilerini hemen ele veriyor, artık hiç tanımadığın bir insan hakkında bile sosyal medya hesaplarına bakarak fikir sahibi olabiliyorsun :) Bir insanın sosyal medya da her şeyi kapalı resmi yoksa muhafazakar ya da fake hesap etiketi yapıştırılır :) Aşırı kendini döküp dağıtıyor her gün bu gece barda gönlüm hovarda fotoğrafları varsa 'aman kızım uzak dur' etiketi itinayla iliştirilir:) Kapak fotoğrafı anne babası ise anakuzudur aileye önem veriyordur. Bir adam ya da kadın her gün profil fotoğrafını değiştiriyorsa kesinlikle arayış içindedir ve dikkat çekmeye çalışıyordur :) Zaten kim ne konuda aşırı paylaşımda bulunuyorsa o konudan bir kazık yemiştir ve ya bir sakatlık söz konusudur:) Tüm taşkınlıklar tüm aşırılıklar samimiyetsizliğe gebedir arkadaş :) Bu yüzden bokunu çıkarmamak lazım :))) Sosyal medyayı tadında adam gibi kullanırsanız inanın tadından yenmez:) Eskiden bu konuda bokunu çıkarmış ve nirvanaya ulaşmış bir sosyal medya kullanıcısı olarak tavsiyem sakin olun :)))) O telefonu sakince bırakın elinizden ve profil fotoğrafınıza dokunmayın :)))) Sevdiğiniz arkadaşlarınızı bulun, sohbet edin, güzel günlerine şahitlik edin, mutlu olaylarınızı paylaşın :) Daha önemlisi kan anonsları ya da kayıplar hatta iş arayanlar... Sosyal medyanın faydalı yönleri bana göre bunlar... Özellikle Facebookta TARİHTE BUGÜN uygulaması var ki hayranım :)))) İnsanın geçmişini suratına suratına vuruyor:) Zamanında ne haltlar yemişsin nelere sinirlenmişsin kim için neler paylaşmışsın hepsi eteğindeki taşlar gibi dökülüyor :))) Bazen vayy be böyle biriyle mi arkadaştım ben diyorum:) Bazen vay be ne salakmışım diyorum :))) Bazende sevgiyle kucaklıyorum geçmiş günlerimi :)
Uzun lafın kısası :) Herşeyi tadında bokunu çıkarmadan yaşayın ;)
Kalp Kalp Kalp Muck Mcuk Mcuk
24 Ocak 2016 Pazar
HAYATIMDA HİÇ BİR ŞEYİN ESKİMEMESİNİ İSTİYORUM...
Servisteyiz... Karlı bir gün... Ben yine muziplik peşindeyim:) servis mikrofonundan komik anonslar yapıp komik şarkılar dinletiyorum telefonumdan:))) Arkadaşlarımın hepsi çook iyi çok candan insanlar:)) Hepsi ile hemen hemen aynı kattayız zaten :) Çok güldük eğlendik ben bile yorgun düştüm:) Sonra dönüp yan koltukta oturan arkadaşıma aniden 'Gelecekte hayatında ne olsun istiyorsun?' Dedim... Güldü dalga mı geçiyorsun ciddi mi soruyorsun dedi:) Yaaa hadi Serkan makara yapmıyorum ciddi ciddi soruyorum... Durdu ve bana dönüp HAYATIMDA HİÇ BİR ŞEYİN ESKİMEMESİNİ İSTİYORUM dedi... Bir an kala kaldım böyle derin bir cevap beklemiyordum çünkü... Serkan sana inanamıyorum ne derin ne güzel bir cümle bu... Gülümsedi sen bizi böyle makara yaparken görünce Karamürsel sepeti sandın galiba dedi:)))))
Sonra sustum saatlerce bu cümleyi düşündüm... Hayatımda nelerin eskimemesini istiyordum? Neyi yıllara feda etmek istemezdim?
Bir kere oğlum ile olan güzel anılarım hiç eskimemeliydi:) dostlarımla olan mutlu günlerim eskimemeliydi , ailemle geçirdiğim her güzel an her mutlu sofra ve kulağımda çınlayan kahkahalar eskimemeliydi:) Yüzümdeki gülüş,kalbimdeki heyecan,ruhumdaki deli dolu kız hiç eskimemeliydi:) Enn önemlisi ÇOCUKLUĞUM HİÇ ESKİMEMELİYDİ...
Çocukluğum:) Benim neşeli kalabalık ailemle geçirdiğim en mutlu en umarsız günlerim:) Öyle bir mutluluk ki 'Keşke çocukluğumu oğluma hediye edebilseydim' diye kalbimden dilediğim gamzelerimim en çukurlaştığı günler:)))
5 yaşımdaki halimi öyle net hatırlıyorum ki dün ne yedin desen cevap veremem mesela :) Kumkapı'da büyüdüm ben deniz kokulu semtte...Şimdi git gör tanıyamazsın her yeri değişmiş diyorlar zaten gitmekte istemiyorum... Hep aklımda kaldığı gibi güzel kalsın istiyorum bende:) Bir sürü komşumuz vardı mesela:) evimizin hiç bos kaldığını bilmem:)) Karşı apartmanımızin 5.katında Fatma abla vardı ve videosu vardı:))) Küçük Emrah'ın filmlerini kiralar annemlere komşulara haber verirdi:))) Annemler bildiğin ütülü mendilleriyle hazırlıklı gider 'ahhh yavrum vahh garibim' nidalarıyla ağlarlardı:)))) Öylesine kendilerinden geçerlerdi ki bir keresinde ben babanemin kucağinda otururken ayağıma sıcak çay döküldü ben çığlık atmadan görmediler:)))))) Bir aksamda annemler Dallas'ı izlerken evi su basmış evde 8 kişi yaşıyor ve kimsenin haberi yok:)))) Alt komşu kapıyı kırar gibi vurunca annemin ayağı cup diye suyun içine giriyor :)))))) işte öyle bir konsantrasyon:))) Evde 3 bekar amcam , babanem dedem annem babam hep birlikte yaşardık evimiz öylesine küçüktü ki oturma odasından mutfak eşiğine kadar yatak serilirdi:))) Aksam kapı çalar amcamlar dedemin ayakkabı atölyesinde çalıştıkları için işten hep birlikte dönerlerdi:))) önce amcam kucağına alır zıplatır sonra bir arkadakine sonra dedeme sonra babama derken:))) her aksam sevilmekten helak olurdum:)))) pazar günleri dedemle erkenden balık pazarına giderdik:) kocaman bir kasa balık alır mutlaka 1 tane canlı balığı yoğurt kovasına koyar gelene kadar yüzdürürdüm:))) Annem zorla elimden alır pis kokar evde beslenmez o diye beni içeri gönderip diğer balıkları yanına koyardı onuda:)) Her pazar Dedem mutlaka beni sahilde gezdirir mutlaka parka götürür ve uçan balon alırdı:))) Ben sabah kahvaltıdan önce koşarak sokağa çıkar 'anneeeeeee para dönme dolap gelmiş diye bağırırdım:))) Annem çıkar cama çık çabuk yukarı ne ayıp ne bağırıyorsun deyip terliğini gösterirdi:))) Sonraa dedem dayanamaz bozuk para atar, o da yetmez amcamlar:))) Her cumartesi bizim için kutsal gündü:) Çünkü büyük amcamın eşi canım annem gibi sevdiğim yengem öz ablamdan daha abla Sevgi ablam , Deniz ve Cem:))) Ben hiç kardeş özlemi çekmedim desem yeridir:))) Balkondan gözler köşeyi dondükleri an annemle koşarak aşaği iner ellerinden eşyaları ve küçük Cem'i alır yukarı çıkardık:)) Ben eltiler arasında husumet olabileceğini evlendikten sonra gördüm :))) Çünkü annem ve yengem kızkardeş gibiydiler:)))
5 yaşım biterken Kumkapı'dan ayrıldık... Artık kendi kanatlarımızla uçmalıydık:)))
Offf nerden nereye:))) Benim bu güzel anılarım ve anılarımdaki insanlar hiç eskimesin eksilmesin yeter...
Kalp kalp kalp muck muck muck;)
Sonra sustum saatlerce bu cümleyi düşündüm... Hayatımda nelerin eskimemesini istiyordum? Neyi yıllara feda etmek istemezdim?
Bir kere oğlum ile olan güzel anılarım hiç eskimemeliydi:) dostlarımla olan mutlu günlerim eskimemeliydi , ailemle geçirdiğim her güzel an her mutlu sofra ve kulağımda çınlayan kahkahalar eskimemeliydi:) Yüzümdeki gülüş,kalbimdeki heyecan,ruhumdaki deli dolu kız hiç eskimemeliydi:) Enn önemlisi ÇOCUKLUĞUM HİÇ ESKİMEMELİYDİ...
Çocukluğum:) Benim neşeli kalabalık ailemle geçirdiğim en mutlu en umarsız günlerim:) Öyle bir mutluluk ki 'Keşke çocukluğumu oğluma hediye edebilseydim' diye kalbimden dilediğim gamzelerimim en çukurlaştığı günler:)))
5 yaşımdaki halimi öyle net hatırlıyorum ki dün ne yedin desen cevap veremem mesela :) Kumkapı'da büyüdüm ben deniz kokulu semtte...Şimdi git gör tanıyamazsın her yeri değişmiş diyorlar zaten gitmekte istemiyorum... Hep aklımda kaldığı gibi güzel kalsın istiyorum bende:) Bir sürü komşumuz vardı mesela:) evimizin hiç bos kaldığını bilmem:)) Karşı apartmanımızin 5.katında Fatma abla vardı ve videosu vardı:))) Küçük Emrah'ın filmlerini kiralar annemlere komşulara haber verirdi:))) Annemler bildiğin ütülü mendilleriyle hazırlıklı gider 'ahhh yavrum vahh garibim' nidalarıyla ağlarlardı:)))) Öylesine kendilerinden geçerlerdi ki bir keresinde ben babanemin kucağinda otururken ayağıma sıcak çay döküldü ben çığlık atmadan görmediler:)))))) Bir aksamda annemler Dallas'ı izlerken evi su basmış evde 8 kişi yaşıyor ve kimsenin haberi yok:)))) Alt komşu kapıyı kırar gibi vurunca annemin ayağı cup diye suyun içine giriyor :)))))) işte öyle bir konsantrasyon:))) Evde 3 bekar amcam , babanem dedem annem babam hep birlikte yaşardık evimiz öylesine küçüktü ki oturma odasından mutfak eşiğine kadar yatak serilirdi:))) Aksam kapı çalar amcamlar dedemin ayakkabı atölyesinde çalıştıkları için işten hep birlikte dönerlerdi:))) önce amcam kucağına alır zıplatır sonra bir arkadakine sonra dedeme sonra babama derken:))) her aksam sevilmekten helak olurdum:)))) pazar günleri dedemle erkenden balık pazarına giderdik:) kocaman bir kasa balık alır mutlaka 1 tane canlı balığı yoğurt kovasına koyar gelene kadar yüzdürürdüm:))) Annem zorla elimden alır pis kokar evde beslenmez o diye beni içeri gönderip diğer balıkları yanına koyardı onuda:)) Her pazar Dedem mutlaka beni sahilde gezdirir mutlaka parka götürür ve uçan balon alırdı:))) Ben sabah kahvaltıdan önce koşarak sokağa çıkar 'anneeeeeee para dönme dolap gelmiş diye bağırırdım:))) Annem çıkar cama çık çabuk yukarı ne ayıp ne bağırıyorsun deyip terliğini gösterirdi:))) Sonraa dedem dayanamaz bozuk para atar, o da yetmez amcamlar:))) Her cumartesi bizim için kutsal gündü:) Çünkü büyük amcamın eşi canım annem gibi sevdiğim yengem öz ablamdan daha abla Sevgi ablam , Deniz ve Cem:))) Ben hiç kardeş özlemi çekmedim desem yeridir:))) Balkondan gözler köşeyi dondükleri an annemle koşarak aşaği iner ellerinden eşyaları ve küçük Cem'i alır yukarı çıkardık:)) Ben eltiler arasında husumet olabileceğini evlendikten sonra gördüm :))) Çünkü annem ve yengem kızkardeş gibiydiler:)))
5 yaşım biterken Kumkapı'dan ayrıldık... Artık kendi kanatlarımızla uçmalıydık:)))
Offf nerden nereye:))) Benim bu güzel anılarım ve anılarımdaki insanlar hiç eskimesin eksilmesin yeter...
Kalp kalp kalp muck muck muck;)
23 Ocak 2016 Cumartesi
LAF SOKMA SANATI😂😂😂
Selam ey faniler:)
Bugün size her kadının dişlerini gıcırdatıp avuclarını ovuşturarak okuyacağı bir konudan bahsedeceğim:))) LAF SOKMA SANATI:) Bu öyle bir konu ki hepinizin mutlaka bu tarz olaylara maruz kaldığı ya da ister istemez böyle bir hengamenin ortasında kaldığı olmuştur:))) Ya bu öyle basit ama o kadar detaylı bir konu ki neresinden başlayayım nereye dokunayım inanın şaşırdım:)))
Kimisi sevgilisine kırılmıştır hemen can yücel şiirlerine sarılır:))) Kimi kaynanasına eltisine görümcesine uyuz oluyordur mevlana sözlerine sarılır:)))) Ama en çok ilgi çekeni ve benim en çok yaşadığım birlikte olduğum adamın eski karısı ya da boşadığim adamın yeni karısı ile laf düellosu:))))) Bu konuda doktor SEBASTİAN dır:)))))) Allahım iki kadın kendini yerden yere vurur, sen kimsinler, o bana aitler, aman yelloz yuva yıkıcı kadın seniler, benim gibi bir güzellik(!) :p varken sana mı bakacak benim sevgilimler:))))) Bu konu o kadar uzar ve seviyesizleşir ki adam gayet kıçını kaşıyıp yatar pozisyondayken iki kadın birbirini yemekten ruh hastası olur:)))) Hatta taraflardan birisi hıncını alamamış kuyruğuna basıldığı ile kalmışsa ona laf anlatmak artık imkansızdır:)))) O bundan sonraki her mutsuzluğunun,her acısının,her yetersizliğinin,her kaybettiğinin, her aptallığının acısını sizden çıkaracak sizi günah keçisi ilan edecektir:)))
Tabi bu olaylar olurken aradan yıllar geçecek eski çamlar bardak olacak, o köprünün altından ne sular akacaktır, yeni hayatlar kurulacak,belkide yeni aşklar yeşertilecektir....
Ama kadın hırsı öyle kör edicidir ki o bunların hiç birini görmeyecek aynı yerde sayıp duracaktır:) Hatta bir yandan karşı tarafın hayatı ıle ilgili araştırmalar yapacak ben bununla ilgili mutlaka kötü bir şey bulurum deyip dedektif gibi çalışırken bir taraftan da sanki hiç ilgilenmiyormuş gibi yepyeni bir hayatım var pozları verecektir:)))
Hayat kısa bayanlar:))) Sinirlerinizi bozup bol kaz ayakli gözlerinize yeni kaz ayakları, bol torbalı gözlerinize yeni torbalar eklemeyin lütfen :)) Millete dağıttığınız akılları azıcık kendi hayatınızda uygulayıp ben önceden ne hata yapıyordum şimdi ne yapıyorum diye düşünün;) Kendinizi acınası zavallı bir varlık olarak acıların çocuğu acıların kadını olmaktan vazgeçip küçük emrah kaşlarıyla ben yetim ben öksüz ben garibem türküleri çığırmaktan vazgeçin! Hayatta insan herşeyini kaybedebilir! Tüm sevdikleri ölebilir hemde yaşarken:) Etrafınıza bakın! Gözlemleyin! Dedektiflik yapmak yerine güzel şeyler araştırın... Sahip olduklarınıza şükredin... Eğer yazma yeteneğiniz yoksa nooolur anaokulu terk gibi yazilar yazmayın:))) Olduğunuz gibi olun olmak istediğiniz gibi değil :)
Laf sokmaktan vazgeçin:) Çünkü eskiden sinirimi bozan beni delirten şeyler artık yüzümde muzip bir gülümsemeden öteye gidemiyor:)))
SON OLARAK benim güzel kadınlarım nolur birbirinizi yemeyin hele bir erkek uğruna asla! Bu hayatta kimse kimseye silah zoruyla bir şey yaptıramaz unutmayın:) Aldatan kocalarınızin sevgililerinizin acısını yine o adamdan çıkarın! Kendinizi tüketmeyin yıpratmayın! Eğer karşınızdaki adam erkek gibi davranmıyor başka bir kadının ardına saklanıp onu suçluyorsa bilin ki suçun en büyüğü erkektedir! Offff şu erkekleri kurtarıcı gibi görmekten vazgeçin! Bir kadını ayağa kaldıracak yine kendisidir! Unutmayın Öldürmeyen acı güçlendirir!💪
Muckk muckk muckk kalp kalp kalp;)))
Bugün size her kadının dişlerini gıcırdatıp avuclarını ovuşturarak okuyacağı bir konudan bahsedeceğim:))) LAF SOKMA SANATI:) Bu öyle bir konu ki hepinizin mutlaka bu tarz olaylara maruz kaldığı ya da ister istemez böyle bir hengamenin ortasında kaldığı olmuştur:))) Ya bu öyle basit ama o kadar detaylı bir konu ki neresinden başlayayım nereye dokunayım inanın şaşırdım:)))
Kimisi sevgilisine kırılmıştır hemen can yücel şiirlerine sarılır:))) Kimi kaynanasına eltisine görümcesine uyuz oluyordur mevlana sözlerine sarılır:)))) Ama en çok ilgi çekeni ve benim en çok yaşadığım birlikte olduğum adamın eski karısı ya da boşadığim adamın yeni karısı ile laf düellosu:))))) Bu konuda doktor SEBASTİAN dır:)))))) Allahım iki kadın kendini yerden yere vurur, sen kimsinler, o bana aitler, aman yelloz yuva yıkıcı kadın seniler, benim gibi bir güzellik(!) :p varken sana mı bakacak benim sevgilimler:))))) Bu konu o kadar uzar ve seviyesizleşir ki adam gayet kıçını kaşıyıp yatar pozisyondayken iki kadın birbirini yemekten ruh hastası olur:)))) Hatta taraflardan birisi hıncını alamamış kuyruğuna basıldığı ile kalmışsa ona laf anlatmak artık imkansızdır:)))) O bundan sonraki her mutsuzluğunun,her acısının,her yetersizliğinin,her kaybettiğinin, her aptallığının acısını sizden çıkaracak sizi günah keçisi ilan edecektir:)))
Tabi bu olaylar olurken aradan yıllar geçecek eski çamlar bardak olacak, o köprünün altından ne sular akacaktır, yeni hayatlar kurulacak,belkide yeni aşklar yeşertilecektir....
Ama kadın hırsı öyle kör edicidir ki o bunların hiç birini görmeyecek aynı yerde sayıp duracaktır:) Hatta bir yandan karşı tarafın hayatı ıle ilgili araştırmalar yapacak ben bununla ilgili mutlaka kötü bir şey bulurum deyip dedektif gibi çalışırken bir taraftan da sanki hiç ilgilenmiyormuş gibi yepyeni bir hayatım var pozları verecektir:)))
Hayat kısa bayanlar:))) Sinirlerinizi bozup bol kaz ayakli gözlerinize yeni kaz ayakları, bol torbalı gözlerinize yeni torbalar eklemeyin lütfen :)) Millete dağıttığınız akılları azıcık kendi hayatınızda uygulayıp ben önceden ne hata yapıyordum şimdi ne yapıyorum diye düşünün;) Kendinizi acınası zavallı bir varlık olarak acıların çocuğu acıların kadını olmaktan vazgeçip küçük emrah kaşlarıyla ben yetim ben öksüz ben garibem türküleri çığırmaktan vazgeçin! Hayatta insan herşeyini kaybedebilir! Tüm sevdikleri ölebilir hemde yaşarken:) Etrafınıza bakın! Gözlemleyin! Dedektiflik yapmak yerine güzel şeyler araştırın... Sahip olduklarınıza şükredin... Eğer yazma yeteneğiniz yoksa nooolur anaokulu terk gibi yazilar yazmayın:))) Olduğunuz gibi olun olmak istediğiniz gibi değil :)
Laf sokmaktan vazgeçin:) Çünkü eskiden sinirimi bozan beni delirten şeyler artık yüzümde muzip bir gülümsemeden öteye gidemiyor:)))
SON OLARAK benim güzel kadınlarım nolur birbirinizi yemeyin hele bir erkek uğruna asla! Bu hayatta kimse kimseye silah zoruyla bir şey yaptıramaz unutmayın:) Aldatan kocalarınızin sevgililerinizin acısını yine o adamdan çıkarın! Kendinizi tüketmeyin yıpratmayın! Eğer karşınızdaki adam erkek gibi davranmıyor başka bir kadının ardına saklanıp onu suçluyorsa bilin ki suçun en büyüğü erkektedir! Offff şu erkekleri kurtarıcı gibi görmekten vazgeçin! Bir kadını ayağa kaldıracak yine kendisidir! Unutmayın Öldürmeyen acı güçlendirir!💪
Muckk muckk muckk kalp kalp kalp;)))
22 Ocak 2016 Cuma
HAYAT FANİ ÖLÜM ANİ
Zenginin de,fakirin de, yaşlının da gencin de, yalnızın da kalabalıklarında eşitleneceği tek şey ölüm... Ölüm karşısında ne bir eksiğiz ne bir fazla hepimiz aynı... Herkes eşit... Kimse VIP ile gitmeyecek öbür tarafa ya da kimse kazık çakamayacak bu yalan dünyaya...
Önemli olan ardında ne bıraktığındır... Önemli olan insanların ardından gönül rahatlığı ile hakkımı helal ediyorum demesidir... Önemli olan eşinin dostunun çoluk çocuğunun ardından benim eşim, benim babam, benim dostum böyle iyi bir adamdı diyebilmesidir. Mutafa Koç... Ne kadar üzüldüm... Ne erken bir ölümdü... Ne ani... Ne zamansız.... Paranın her şeyin çaresi olmadığının canlı kanıtı oldu... Hiç bir şey götüremedi yanında ama ardında kendini seven sayan bir sürü insan bıraktı...
Bu ölümden bile salyalarını akıta akıta iğrenç bir dille prim yapmak isteyen( köklü ve halsiyetli bir gazetede çalıştığım için GAZETE demeye bile hicap duyduğum) Akit Gazetesi sözde müslüman geçinen iğrenç yaratıklar oluşan salyalı sarıklı yobazlar kurumu! Ölünün ardından haber yapmayı kendilerine prensip edinmiş, canlı iken suratına söylemeye cesaret edememiş, saçma sapan haberlerin sahibi örümcek yuvası!
En azından Mustafa Koç temiz vicdanı ile ülkesine büyük katkılar sağlayarak, binlerce insanı istihdam edip evlerine ekmek götürmelerini sağlayarak, yetim hakkı yemeden bir sürü gence burs vermiş okumalarını sağlamıştır... Ölümü kutsal topraklarda viagra alarak olmamıştır. Kendi bataklık beyninizde boğulursunuz inşallah!!!!
20 Ocak 2016 Çarşamba
KENDİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM
KENDİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM
Yaşadığım süre boyunca hep merhametimin arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada bıraktım. Kimseden bir şey beklemedim, doğrusu bu sanıyordum çünkü. Yaşadıklarımı yaşayamadıklarımı içimde sakladım, sustum bastırdım olsun dedim insanlık bende kalsın.
Kendimden özür diliyorum.
Kendimden özür diliyorum.
BEN EN İYİSİNİ YAŞATAYIM Kİ
İstemeye yüzüm olsun dedim. Verdim, hep verdim karşılığını alıp alamadığıma bakmadan, aslında güçlü olmak değildi istediğim, ama olmak zorundaydım ve bırakıldım. Kendimi hep erteledim. Kimsenin beni anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri bana verilmiş bir görev olarak gördüm. Herkesi mutlu etmek zorundayım sandım. Benimde mutlu olmam gerektiğini unutmuşum meğer... Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki vicdanım rahat etmeliydi.
Birilerinin de bana karşı görevleri olduğunu hiçe saymışım oysa… Ne yazık ki; Bana verilen rolleri en iyi şekilde oynarken onların rollerini iyi oynayıp oynamadığına hiç bakmadım. Karşımdakilerin eksiklerini tamamlamaya çalışırken, onların hatalarını görmeye vaktim kalmamış sanki. Beni üzmelerine bakmadan, karşılığında ne aldığıma ne hissettiğime aldırış etmeden hep verdim. Kendimi nasılda unutmuşum.. unutturmuşlar aslında. Paramparça olmuş kalbime, cayır cayır yanan içime doğruları söylemeye çalışan beynime, mutsuz yüzüme hep sus dedim. Sen sus… Kendime haksızlık ettim, kimseye etmediğim kadar. Herkesi dinledim kendimi dinlemediğim kadar. Kimse benim yüzümden mutsuz olmasın diye, hiç bir şeyin sebebi ben olmayayım diye mutluluk oyunlarımı oynadım. Yetmedi yeni oyunlar buldum. Ama bir gün bir bakmışım ki paramparça olmuşum.
Tutunacak tek duygu bırakmamışım kendime. kendimi teselli edecek tek şey yokmuş hayatımda. Allak bullak olmuşum.. Kendimi aramaya çıktığımda yorgun, yılgın, bitkin bir köşede saklanıp ağlayan bir kız çocuğu olarak buldum. Ve ona elimi uzattım diyebildiğim tek şey GEÇTİ, bir daha seni kimse üzemeyecek. Şimdi senden özür diliyorum. Seni bu kadar hiçe saydığım için, insanların seni bu kadar üzmelerine müsade ettiğim için, seni hiç bir zaman dinlemediğim için, üzerine bu kadar sorumluluk yüklediğim için, hakkın olan bütün duyguları sana yaşatmadığım için… Şimdi tekrar söylüyorum. İnsanlığından, kalbinden, duygularından, çocukluğundan, hislerinden çok özür diliyorum. Galiba ben almadan vermenin Allah’a mahsus olduğunu unutmuşum…
İclal Aydın
İşte benim ruhumun aynalarından biri :) Gamzelerini sevdiğim, ince ruhuna hayran olduğum, kalbimin her noktasına dokunan kadın :) Kitapları hep başucumda özel bir yerdedir:) Hatta koşa koşa şiir kasetini almaya gitmişliğim vardır(kaset ne tuhaf geliyor şu an kulağıma :) ) Eski mutsuz günlerimin can yoldaşıdır:) Sırdaşımdır :) Hönküre hönküre ağlayarak dinlediğim nadir sesin sahibidir:))))
Nasıl güzel anlatmış ince ince... Nasıl naif, nasıl kırılgan... Eski ben gibi:) Dönüp bakıyorum da ne kadar güçsün, ne kadar kimsesiz, ne kadar savunmasız, ne kadar ağlak bir kadınmışım ben :))) Kahkahasının altında hep bir alt yazı göz yaşı olan, acıdan ölse acısını anlatmayan:) Ahh O kadını alıp ciğerime sokasım geldi :) iki tokat atıp kendine getiresim :) Yapacaksın deyip arkasından itesim geldi :)
Şimdi nerde mutsuz kadın görsem ahh diyorum ahhh o kadar da zor değil!!! Ama değerli taşlar bile işlenmeden kırılıp dökülmeden çizilmeden bölünmeden pırlanta olmuyor :))) Demek ki yaşamak gerekiyor:) Demek ki en dibe batmak gerekiyor... Demek ki yere düştüğünde kimseye tutunmadan ayağa kalkmak gerekiyor :)
Ayyy bu ne sabah sabah yeaaaa :)))) Tüm kırık kalpli kadınları şap şup öperim :) Geçecek düzelecek hatta tekrar aşık bile olacaksınız :))))
kalp kalp kalp muck muck muck ;)))))
Yaşadığım süre boyunca hep merhametimin arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada bıraktım. Kimseden bir şey beklemedim, doğrusu bu sanıyordum çünkü. Yaşadıklarımı yaşayamadıklarımı içimde sakladım, sustum bastırdım olsun dedim insanlık bende kalsın.
Kendimden özür diliyorum.
Kendimden özür diliyorum.
BEN EN İYİSİNİ YAŞATAYIM Kİ
İstemeye yüzüm olsun dedim. Verdim, hep verdim karşılığını alıp alamadığıma bakmadan, aslında güçlü olmak değildi istediğim, ama olmak zorundaydım ve bırakıldım. Kendimi hep erteledim. Kimsenin beni anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri bana verilmiş bir görev olarak gördüm. Herkesi mutlu etmek zorundayım sandım. Benimde mutlu olmam gerektiğini unutmuşum meğer... Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki vicdanım rahat etmeliydi.
Birilerinin de bana karşı görevleri olduğunu hiçe saymışım oysa… Ne yazık ki; Bana verilen rolleri en iyi şekilde oynarken onların rollerini iyi oynayıp oynamadığına hiç bakmadım. Karşımdakilerin eksiklerini tamamlamaya çalışırken, onların hatalarını görmeye vaktim kalmamış sanki. Beni üzmelerine bakmadan, karşılığında ne aldığıma ne hissettiğime aldırış etmeden hep verdim. Kendimi nasılda unutmuşum.. unutturmuşlar aslında. Paramparça olmuş kalbime, cayır cayır yanan içime doğruları söylemeye çalışan beynime, mutsuz yüzüme hep sus dedim. Sen sus… Kendime haksızlık ettim, kimseye etmediğim kadar. Herkesi dinledim kendimi dinlemediğim kadar. Kimse benim yüzümden mutsuz olmasın diye, hiç bir şeyin sebebi ben olmayayım diye mutluluk oyunlarımı oynadım. Yetmedi yeni oyunlar buldum. Ama bir gün bir bakmışım ki paramparça olmuşum.
Tutunacak tek duygu bırakmamışım kendime. kendimi teselli edecek tek şey yokmuş hayatımda. Allak bullak olmuşum.. Kendimi aramaya çıktığımda yorgun, yılgın, bitkin bir köşede saklanıp ağlayan bir kız çocuğu olarak buldum. Ve ona elimi uzattım diyebildiğim tek şey GEÇTİ, bir daha seni kimse üzemeyecek. Şimdi senden özür diliyorum. Seni bu kadar hiçe saydığım için, insanların seni bu kadar üzmelerine müsade ettiğim için, seni hiç bir zaman dinlemediğim için, üzerine bu kadar sorumluluk yüklediğim için, hakkın olan bütün duyguları sana yaşatmadığım için… Şimdi tekrar söylüyorum. İnsanlığından, kalbinden, duygularından, çocukluğundan, hislerinden çok özür diliyorum. Galiba ben almadan vermenin Allah’a mahsus olduğunu unutmuşum…
İclal Aydın
İşte benim ruhumun aynalarından biri :) Gamzelerini sevdiğim, ince ruhuna hayran olduğum, kalbimin her noktasına dokunan kadın :) Kitapları hep başucumda özel bir yerdedir:) Hatta koşa koşa şiir kasetini almaya gitmişliğim vardır(kaset ne tuhaf geliyor şu an kulağıma :) ) Eski mutsuz günlerimin can yoldaşıdır:) Sırdaşımdır :) Hönküre hönküre ağlayarak dinlediğim nadir sesin sahibidir:))))
Nasıl güzel anlatmış ince ince... Nasıl naif, nasıl kırılgan... Eski ben gibi:) Dönüp bakıyorum da ne kadar güçsün, ne kadar kimsesiz, ne kadar savunmasız, ne kadar ağlak bir kadınmışım ben :))) Kahkahasının altında hep bir alt yazı göz yaşı olan, acıdan ölse acısını anlatmayan:) Ahh O kadını alıp ciğerime sokasım geldi :) iki tokat atıp kendine getiresim :) Yapacaksın deyip arkasından itesim geldi :)
Şimdi nerde mutsuz kadın görsem ahh diyorum ahhh o kadar da zor değil!!! Ama değerli taşlar bile işlenmeden kırılıp dökülmeden çizilmeden bölünmeden pırlanta olmuyor :))) Demek ki yaşamak gerekiyor:) Demek ki en dibe batmak gerekiyor... Demek ki yere düştüğünde kimseye tutunmadan ayağa kalkmak gerekiyor :)
Ayyy bu ne sabah sabah yeaaaa :)))) Tüm kırık kalpli kadınları şap şup öperim :) Geçecek düzelecek hatta tekrar aşık bile olacaksınız :))))
kalp kalp kalp muck muck muck ;)))))
19 Ocak 2016 Salı
AHIMIN 50 TONU:)
Ne tuhaf bir zamanlar uğruna göz yaşı döküp mutsuz olsun istiyorum diye ağladığım insanın istediğimden daha mutsuz, daha kötü durumda olduğunu duymak.... İnanın bu insanı hiç tatmin eden,mutlu eden bir şey değil...
Aslında hakketti diyesin geliyor da Allah yardım etsin deyip susuyorsun... Çünkü çaresizliği, çünkü hiçliği görüyorsun karşında... Kelimeler cümleler kifayetsiz kalıyor teselli etmekte gelmiyor elinden, acımakta... Donan gözlerle mal mal bakıyorsun etrafa, konuşmak bile gelmiyor içinden... Sus tamam kapat telefonu diyorsun... Gerisi suskunluk, gerisi hissizlik, gerisi hiçlik.... Haline yine şükrediyorsun,bir daha şükrediyorsun, bir daha ve bin kere daha....
Ey kocasını çatır çatır boşayan,haksızlığa uğrayan,aldatılan,hor görülen,hırpalanan,incitilen güzel kadınlar:) Evet eve sizden bahsediyorum:) Ah etmeyin direkt Allah'a havale edin :) Emin olun istediğinizden de kötü durumda oluyorlar da sizin içinizden 'OHHHH' diyesiniz bile gelmiyor... Acıyamıyorsunuz bile...
Umursamayın, hayatınıza bakın, eskilerle enerjinizi tüketip sinirlerinizi yıpratmayın...
'Bunu bana nasıl yapar?' diye kendi kendinizi yemeyin hele hele ' Neyi eksik yaptımda bu benim başıma geldi' diye kendinizi sorgulamak hatasına asla düşmeyin! Siz kıçınızı da yırtsanız, olduğunuzdan daha becerikli,daha bakımlı,daha anlayışlı,daha mükemmel bir kadın da olsanız o öküzlük onun kanında vardı ve yine yapacaktı.... Söylemesi kolay diyenleri duyuyorum:))) Mutsuzluğun en dibini görmüş bir kadın olarak tecrübe konuşuyor kulak verin derim ;)
Bin kere söylüyorum bir kere daha tekrar edeceğim KENDİNİZ SEVİN! Tüm bunlar hayatınızdaki adamı alıp hayatınızın merkezine koyup el üstünde taşıyıp herkesten çok sevdiğiniz için oldu :) Sevmeyecek misiniz kocanızı? :)))) Sevin ama kendinizden çok değil ;) Unutmayın erkek milleti kedilere çok benzer:) Başını okşarsın okşarsın adam mayışır tam mırlayıp yayılacakken pat diye indirin kafasına:)))) O rahatlığa alışmasın, bu kadın nasıl olsa beni seviyor diye kendini yaymasın :))) Çok mu acımasızım ? Hayır değilim:) Yaşadıklarımı bilmiyor, geçtiğim yolları tanımıyorsunuz ;)
Kalp Kalp Kalp Muck Mcuk Mcukk:)))
EVET BEN CANİYİM!!!!
Dilerim
o gencecik askerlere kıyan eliniz kurusun! Dilerim bu ülkenin varlığına,
bayrağina, birlik ve beraberliğine kast eden, Türkiye Cumhuriyetinin ekmeğini
yiyip, doktoruna muayene olup, okullarında okuyup, yediği kaba pisleyip birde
bizi düşman ilan edip canımıza, bayrağımıza ve askerimize kast eden tüm Pkk ve
türevi yasa dışı gruplara el veren, yardım eden, içinde bulunan herkesin
kundaktaki bebeğinden, bir ayağı çukurda yaşlısına kadar kökü kurusun!!!
Dilerim 25 yaşindaki oğlu için ciğeri yanan anne kadar ciğerleriniz yansın!!!
Evet hepsi gebersin istiyorum! Evet caniyim!
18 Ocak 2016 Pazartesi
'HAYIR' DİYEBİLMENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ ;)
Evet evet ben eskiden gerçek bir sevgi kumkumasıydım :) Vücudum karbondioksit yerine sevgi üretiyordu :)
Öyle ki herkese yetişmeye çalışmaktan
kendime yetemez hale gelmiştim.... Kimin ne bok işi varsa Sevda derdi:)
Sevda
bakar,Sevda gelir, Sevda saklar,Sevda sever :) Sevda kadar taş düşsün başınıza
diyecek olurdum ama o bedenin altında ezilebilirlerdi :p Öyle bir hale geldim
ki saçma sapan insanlar yüzünden oğlumu en önemlisi KENDİMİ ihmal eder oldum...
Tek sebebi HAYIR diyemiyordum :) Bir cinnet anımda arkadaşıma ağlaya zırlaya
dert anlatırken 'EEE NEDEN HAYIR DEMİYORSUN' dedi ben kaldım... Çünkü
nasıl HAYIR denilir bilmiyordum :) insanlara aman kırılırlar oyy üzülmesinler
diye HAYIR diyemeyip kendim bin parçaya bölünüyordum...
Ben
hayır demeyi 31 yaşımda öğrendim arkadaş:) o günden beri hayatımda huzur var:)
Şu an hayatımdaki yeri ne olursa olsun,
kim olursa olsun, hangi durumda olursa olsun eğer benim planlarıma
uymuyorsa,eğer ben kendimi iyi hissetmiyorsam ya da o günü kendime ayırmışsam
hiç bir kuvvet artık benim kararımı değiştiremez... HAYIR dediysem HAYIRDIR!
Mutlu olmak için önce azıcık bencil olmayı öğrenmeli insan,
KENDİNİN KIYMETİNİ BİLMELİ:) Ruhunu,kalbini,bedenini hor kullanmamalı...
Herkesten çok kendini sevmeli ki sevdiklerine faydası dokunabilsin... Aynaya
baktığında kendine gülen gözlerle bakabilmeli :) hatta abartıp kendine bakmaya
doyamamalı :)))) Buna ister kendini beğenmişlik deyin ister narsisizm :)))) İnanın
kimsenin yargıları umrumda değil:) Lütfen sizinde olmasın :) Herkes önce kendi hayatına
kendi yaptıklarına baksın:) Allah aşkına kendi hayatınızdan çok başkalarının
hayatları ile ilgilenmeyin bu sizi geriye sürükler ve asla bir adım öne
gidemezsiniz:) Kendi olduğunuzdan başka bir kişi olmaya çalışmayın :) Bu sizi
komik duruma düşürmekten başka bir işe yaramaz:) Ve son olarak asla karşınızdaki
insanları küçümsemeyin sonra büyük lokma olur boğazınıza zık diye otururlar ;)))
Kalp Kalp Kalp Muck Muck Muck ;))))
13 Ocak 2016 Çarşamba
Kelebeğin Hayat Sırları
Gençliğime sevgilerimle
Zaman makinesi olsaydı ve kendi gençliğime, mesela 17 yaşıma, dönseydim, kendime şunları söylerdim:
En önemli şey aşk. Onu doya doya yaşa bu bir.Ne yapmayı sevdiğini bul ve sonra o sevdiğin şeyi yapabiliyor musun ona bak. Yapamıyorsan, boşuna enerjini tüketme, yapabilenler yapsın. Yapıyorsan, dünyanın en şanslı insanlarından birisin, dilini ısır, kimseye söyleme.
Sevdiğin insanlar bul. İşlerini onlarla yapmanın yollarına bak. Hayat 'yap et çalış başar'la geçiyor ve bu maraton çok sevdiklerinle geçerse, iş yapmamış, sürekli aşk yapmış olursun.
Birkaç kişinin elini sıkı sıkı tut. Onların dertleriyle dertlen, mutluluklarıyla uç, dediklerine kulak ver. Onları kaybetme. Her şey değiştiğinde, senin en orijinal halini bilip sevenlere ihtiyacın olacak.
Kendini onunla bununla karşılaştırma. Başkalarının kriterlerine göre seçim yapma. O zaman başkalarının gideceği yerlere gidersin. Oralarda ne işin var? Senin yolun başka. Yokuşların başka.
'Konu komşu ne der' diye dinleme. Komşu senin hayatın hakkında topu topu 15 dakika konuşacak. Sense ölene dek, onu yaşayacaksın.
Hareket et. Her gün hareket etmeyi alışkanlık haline getir. Bir spora kafayı tak. Dansa kafayı tak. Satranca kafayı tak. Kafayı taktıkların ileride yaldız olup üzerine yağacak.
Her gün oku. Her şeyi oku. Ağaç olmak nasıldır, Van Gogh olmak nasıldır, İkinci Dünya Savaşı'na katılmış olmak nasıldır? Öğren. Bir gün hepsi, bir yapboz gibi, birleşip sana inanılmaz gerçekleri gösterecek.
Kızlar zekadan, çalışıp başarandan ve espriden hoşlanır. Erkekler güzellikten, edadan ve huzurdan hoşlanır.
Hayat alışkanlıklarla yürüyor. Bir şeyi iyi yapmak istiyorsan hemen alışkanlık haline getir. Alışkanlıksa tekrarla oluyor. Beyin böyle programlanıyor. Bir şeyi sürekli yaparsan, başka şeyi düşünmüyor, onu hep öyle yapıyor. O yüzden alışkanlıklarına çok dikkat et. Neyi alışkanlık yaparsan, hayatın ondan oluşacak unutma.
Erken kalkmak kulağa berbat geliyor biliyorum ama 'erken kalkan yol alır'hayatımda duyduğum en doğru şey. Bazen saat 8:30'da üç şey bitirmiş oluyorsun ve inanamıyorsun zamanın göreceliğine.
Dedikodu yapma. Dedikodu nasıl bir şey biliyor musun... Böyle evinin içine çöp boşaltmışsın gibi. Ağzını, içini, evini kokutuyor. Rahatlatır sanıyorsun ama pisletiyor insanı. Gül geç. Hem dedikodu yapanların başına mutlaka, ayıpladıkları, beğenmedikleri, çekiştirip durdukları şey gelir, unutma. Hayatın mizah anlayışı böyle.
Kızlar! Güzel mi güzel bir kadın olduğunuzda, kendi atınız olsun. Kendi paranızı kendiniz kazanın, onu şakır şakır harcayın. Böylece ayrılıklarla, boşanmalarla attan inip eşeğe binmezsiniz. Atınızı kimse altınızdan alamaz. Dörtnala başka yere gidebilirsiniz.
Erkekler! Yakışıklı mı yakışıklı bir erkek olduğunuzda, kadınlara, çocuklara ve hatta birbirinize asla el kaldırmayın. O güç güç değil. Kaba kuvvet o. Korkudan kaynaklanır. Kaybetme korkusundan. Ve kimseyi avucunuzda sıkarak elinizde tutamazsınız. Tam tersi, avucu apaçık tutacaksınız.
Kendinden başka kimseyi suçlama. Suçlamak, nasıl diyeyim, zehirli bir duygu. İnsanı frenler. İnsanı kurban psikolojisine sokar. Atıl bırakır. Hatta şimdiden duvara 'kendimi suçlu hissetmiyorum' yaz. Çok faydasını göreceksin.
Ceplerden, bilgisayarlardan, televizyonlardan uzak 1 saat ayır kendine. Kendinle sosyalleş. Yoksa unutursun nasıl biri olduğunu. Hayatın sana başkaları tarafından yansıtılmayan bir aslı var. Onu dinle, deniz kabuğu dinler gibi. Yalnızlığını kimseye verme.
Yalnızlığın hariç her şeyi paylaş. Çünkü reklamda dediği gibi, 'hayat paylaşınca güzel'.
Her gün şükret. Teşekkürü dualarından asla eksik etme. Teşekkür kadar insana iyi gelen şey yoktur. Bir şey istemekten, dilemekten bile iyidir. Sıcacık yapar ruhunu.'Bendeki bana yeter, hatta artar bile' dünyanın en güzel felsefesidir.
Birinden bir şey isteme. Onun yerine birine bir şey ver. Bak neler olacak seyret sonra.
Karanlık günler olacak. Düşeceksin de. Yaralar da açılacak. O zamanlarda şunu unutma: Tünel bitecek. Kalkacaksın da. Kabuk da bağlayacaksın.
Sevdiklerine bıkıp usanmadan, seni seviyorum, seni çok seviyorum de. Hattasen ne yaparsan yap, kim olursan ol çok seveceğim de.
Korkmaktan korkma. Ödün bile kopsun. Sonra kapa gözünü bas karanlığına. Belki biri bir taş döşemiştir kim bilir.
Böbürlenme. Kibirlenme. Köpürme.
Abart. Çoğalt. Parlat.
Her gün, bir yazar tarafından hayatının hikayelendirildiğini düşün ve dinle. Böyle bir kahraman olmak ister miydin?
İstiyorsan başarıyorsun. Ne mutlu sana.
Sevdiğin insanlar bul. İşlerini onlarla yapmanın yollarına bak. Hayat 'yap et çalış başar'la geçiyor ve bu maraton çok sevdiklerinle geçerse, iş yapmamış, sürekli aşk yapmış olursun.
Birkaç kişinin elini sıkı sıkı tut. Onların dertleriyle dertlen, mutluluklarıyla uç, dediklerine kulak ver. Onları kaybetme. Her şey değiştiğinde, senin en orijinal halini bilip sevenlere ihtiyacın olacak.
Kendini onunla bununla karşılaştırma. Başkalarının kriterlerine göre seçim yapma. O zaman başkalarının gideceği yerlere gidersin. Oralarda ne işin var? Senin yolun başka. Yokuşların başka.
'Konu komşu ne der' diye dinleme. Komşu senin hayatın hakkında topu topu 15 dakika konuşacak. Sense ölene dek, onu yaşayacaksın.
Hareket et. Her gün hareket etmeyi alışkanlık haline getir. Bir spora kafayı tak. Dansa kafayı tak. Satranca kafayı tak. Kafayı taktıkların ileride yaldız olup üzerine yağacak.
Her gün oku. Her şeyi oku. Ağaç olmak nasıldır, Van Gogh olmak nasıldır, İkinci Dünya Savaşı'na katılmış olmak nasıldır? Öğren. Bir gün hepsi, bir yapboz gibi, birleşip sana inanılmaz gerçekleri gösterecek.
Kızlar zekadan, çalışıp başarandan ve espriden hoşlanır. Erkekler güzellikten, edadan ve huzurdan hoşlanır.
Hayat alışkanlıklarla yürüyor. Bir şeyi iyi yapmak istiyorsan hemen alışkanlık haline getir. Alışkanlıksa tekrarla oluyor. Beyin böyle programlanıyor. Bir şeyi sürekli yaparsan, başka şeyi düşünmüyor, onu hep öyle yapıyor. O yüzden alışkanlıklarına çok dikkat et. Neyi alışkanlık yaparsan, hayatın ondan oluşacak unutma.
Erken kalkmak kulağa berbat geliyor biliyorum ama 'erken kalkan yol alır'hayatımda duyduğum en doğru şey. Bazen saat 8:30'da üç şey bitirmiş oluyorsun ve inanamıyorsun zamanın göreceliğine.
Dedikodu yapma. Dedikodu nasıl bir şey biliyor musun... Böyle evinin içine çöp boşaltmışsın gibi. Ağzını, içini, evini kokutuyor. Rahatlatır sanıyorsun ama pisletiyor insanı. Gül geç. Hem dedikodu yapanların başına mutlaka, ayıpladıkları, beğenmedikleri, çekiştirip durdukları şey gelir, unutma. Hayatın mizah anlayışı böyle.
Kızlar! Güzel mi güzel bir kadın olduğunuzda, kendi atınız olsun. Kendi paranızı kendiniz kazanın, onu şakır şakır harcayın. Böylece ayrılıklarla, boşanmalarla attan inip eşeğe binmezsiniz. Atınızı kimse altınızdan alamaz. Dörtnala başka yere gidebilirsiniz.
Erkekler! Yakışıklı mı yakışıklı bir erkek olduğunuzda, kadınlara, çocuklara ve hatta birbirinize asla el kaldırmayın. O güç güç değil. Kaba kuvvet o. Korkudan kaynaklanır. Kaybetme korkusundan. Ve kimseyi avucunuzda sıkarak elinizde tutamazsınız. Tam tersi, avucu apaçık tutacaksınız.
Kendinden başka kimseyi suçlama. Suçlamak, nasıl diyeyim, zehirli bir duygu. İnsanı frenler. İnsanı kurban psikolojisine sokar. Atıl bırakır. Hatta şimdiden duvara 'kendimi suçlu hissetmiyorum' yaz. Çok faydasını göreceksin.
Ceplerden, bilgisayarlardan, televizyonlardan uzak 1 saat ayır kendine. Kendinle sosyalleş. Yoksa unutursun nasıl biri olduğunu. Hayatın sana başkaları tarafından yansıtılmayan bir aslı var. Onu dinle, deniz kabuğu dinler gibi. Yalnızlığını kimseye verme.
Yalnızlığın hariç her şeyi paylaş. Çünkü reklamda dediği gibi, 'hayat paylaşınca güzel'.
Her gün şükret. Teşekkürü dualarından asla eksik etme. Teşekkür kadar insana iyi gelen şey yoktur. Bir şey istemekten, dilemekten bile iyidir. Sıcacık yapar ruhunu.'Bendeki bana yeter, hatta artar bile' dünyanın en güzel felsefesidir.
Birinden bir şey isteme. Onun yerine birine bir şey ver. Bak neler olacak seyret sonra.
Karanlık günler olacak. Düşeceksin de. Yaralar da açılacak. O zamanlarda şunu unutma: Tünel bitecek. Kalkacaksın da. Kabuk da bağlayacaksın.
Sevdiklerine bıkıp usanmadan, seni seviyorum, seni çok seviyorum de. Hattasen ne yaparsan yap, kim olursan ol çok seveceğim de.
Korkmaktan korkma. Ödün bile kopsun. Sonra kapa gözünü bas karanlığına. Belki biri bir taş döşemiştir kim bilir.
Böbürlenme. Kibirlenme. Köpürme.
Abart. Çoğalt. Parlat.
Her gün, bir yazar tarafından hayatının hikayelendirildiğini düşün ve dinle. Böyle bir kahraman olmak ister miydin?
İstiyorsan başarıyorsun. Ne mutlu sana.
😊😊😊😊İste benim parçalarımdan biri Nil Karaibrahimgil benim şeffaf kızım👸 Onun her parçası o kadar iyi geliyor öyle mutlu ediyor ki beni😊 Her moralim bozuk olduğunda ya da birazcık enerjim düştüğünde hemen bir Nil şarkısı açarım😍
Nasil ki Marily Monroe benimle özleşleştiyse Nil'de öyledir 😊 Tüm yazılarını takip ederim😊 PuCCa'm gibi😉 Benim aynamdır bu kadınlar😊 Başkasına yakıştıramam hiç😈 Hele onlar ile ilgili tek kelime bilmeyen ahmaklar sırf beni deli etmek icin onlari kullandıklarında çok gülüyorum 😄😄Anlıyorum ki onların kendi aynaları yok😊 Kendi duruşları kendine has davranışları yok... Çok yazık😊😊 Neyse gelelim Nil'e Allah'ım sanki kalbimi okumuş gibi😊 Sevda icin bir şeyler yazmalıyım demiş gibi🙈 Ki 17 yaşım öyle özeldir ki benim için... Tüm acılarımın tüm hayal kırıklıklarımın hayatta kim olacağimın başlangıç noktasıdır sanki 17 yaşımda bir sınır var o sınıra kadar kelebek kanatlarımla gelip dikenli tellere takılmış gibi😊 Keşke ben 17 yaşımdayken Nil bunları fısıldayabilseydi bana😊 Ama o zaman şimdiki ben olmazdım😇 Yaşadığım ve yaptığım hiç bir şeyden pişmanlık duymuyorum! Ne yaşadıysam haketmişimdir ne yaşattiysam haketmişlerdir💪💪💪 KENDİMİ SUÇLU HİSSETMİYORUM KENDİMİ SUÇLU HİSSETMİYORUM!!
10 Ocak 2016 Pazar
SENSİZ BEN NEFES ALAMAM BURALARDA HİÇ DURAMAAAAAAAAĞĞĞĞĞĞĞMMMMM:))))
Aklıma takılı kalan konulardan biride HASTALIKLI İLİŞKİLER:))) Sanırım her insan hayatının bir döneminde bu tarz bir hastalığa kapılabiliyor, ha bazıları bunu bir hayat tarzı gibi benimsiyor o ayrı bir hastalık o kolay çözülecek bir durum değil :))
Ben çevresi çok geniş olan ama hayatında her insanı barındırmayan bir yapıya sahibim... Hayatımda asla kuru kalabalık istemiyorum bir çocuğum bir ailem bir dostlarım bitti... Fazlası gönül ve ruh yorgunluğu, fazlası sıkıcı, fazlası boğucu geliyor bana... Ama şu sıra yeni bir arkadaş edindim :) Gazetedeki çok sevdiğim bir arkadaşım yemek yerken dedi ki 'Sevda çok yoğun çalıştığını biliyorum ama bir arkadaşım var Dünya'da çalışan ve çok kötü durumda hatta intiharı düşünüyor... Senden bahsettim ona tek başına nelerin üstesinden geldiğini anlattım sevindi mutlu oldu bende yapabilir miyim ki? O kadar gücüm yok dedi... Bir sen çare olursun bu kıza 12 yaşında bir oğlu var,eşi aldatmış sonra boşamış sonra anne evine dönmek zorunda kalmış'
Önce şunu düşündüm 'offff yeter yaa ben moral kumkuması değilim sadece pozitif enerjisi diğer insanlardan biraz yüksek bir insanım benimde dertlerim sıkıntılarım var amk! Ben kime anlatayım herkesin dertleriyle dertlenmek zoruna mıyım?' Sonra biraz sakinleştim... Biraz derin düşünüp geçmişime gittim:) Kocası onu mutsuz ettiği ruh hastası yaptığı zamanlarda pskiyatriste gidip böğürerek ağladığım zamanlara :) İlaçlara boğulduğum ama çoğu zaman param yetmediği için alamadığım ilaçlar :))) 9 yıl neredeyse :) ne çabuk geçmiş... Neler bitmiş:) Ben ne güçlü kadın olmuşum:) Sonra dedim ki 'hayatta hiç bir şey tesadüf değildir:) Demek ki Rabbim böyle bir misyonu layık gördü bana :) Onun bana ihtiyacı var demek ki dedim :) Sonra dahilisini öğrenip aradım onu Neşeli bir sesle 'Benimle yemeğe çıkar mısın? Ama lütfen umutlanma sevgilim var benim' dedim :)) Gülümsedi tabii ki çıkarım hemen iniyorum aşağı dedi :) Konuşmaya başladık :) Kendisini çukurda gibi hisseden bu kadın benim ne kara kuyulardan tırnaklarımı kanata kanata çıktığımı öğrenince bir durdu:) Hani herkes kendi derdini dünyanın en büyük derdi sanır da kendinden beterini duyunca haline şükreder ya :) Aynen o cinsten :))) Ağlamayı kesti :) Ne yapacağım ben dedi:) o adamı hayatının merkezinden çıkarıp kendini koyacaksın dedim...Asıl olan sensin sen iyi olmazsan kimseye iyiliğin dokunmaz... Oğlunla konuş dedim küçük değil artık seni anlayıp destek olacak yaşta... Eski yaşantınıza dönmeyeceğinizi, artık yeni yaşantınızın bu olduğunu aslında hiçte kötü bir hayatınız olmadığını anlat ona ama önce sen inan sen hazmet sen kabullen... Kendinin inanmadığın bir gerçeği başkasına kabul ettiremezsin... Acil kilo ver ayda 1 kg versen sana kardır... Her şey para bu hayatta ama parasız mutlu olabileceğin şeyler yapabilirsin al oğlunu onunla yürüyüş yap, onunla vakit geçir, üzgün ezik anne gibi durma karşısında... Kocan olacak pezevenkle muhatap olma! Ondan alabileceğin en büyük intikam dimdik ayakta durmaktır... Ve Allah'ın adaletinden sakın şüphe etme... Eden bulur döner dolaşır kapına gelir:) Eğer öyle olmasaydı benim rahmetli kocam(ki kendisi hala benim için ölüdür :))) 8 yıl sonra gelip özür dilemezdi önümde ağlamazdı :) Sana haksızlık ettim biliyorum bombok durumdayım beni gören yolunu değiştiriyor uçan kuşa borcum var iki yakam bir araya gelmiyor... Kimse bana inanmıyor sen inanıyor musun bana dedi :) Karşımda o kadar acınası durumdaydı ki evsizlere benziyordu, harap bitik durumdaydı,o gamsız adamın bile saçına beyazlar yerleşmişti :) Sana inansam ne olacak ki şu saatten sonra Allah aşkına git adam ol didin çalış evini çocuğunu kimseye muhtaç etme yazıktır çocuğuna karına dedim:) O kadın ki canımı yakmak için her eylemden geri kalmamış çocuğum ameliyat olacağı gün bile o acımın içinde karşımda taze kocasıyla nispet yapıp sarmaş dolaş oturup şapur şupur öpmüştür kocasını :))))
Amaaaaan hayat işte:) Bir süre önce beni acıdan kıvrandıran şeyler bir süre sonra silik bir anı olarak kalıyor bilinç altımda:) Ama ben eskiden acılarla karşılaştığımda göz yaşıma kuvvet direkt ağlak kadın moduna geçiyordum 'Böööğğğğğğğ nedennnnn hep kötü şeyler benim başıma geliyoooo böğğğğğğ nedeeeennnn ben böyle yaşayamığğğğğyorummm :))))) deyip kendimi duvardan duvara çarpıyordum :))) Sonra öğrendim ki bunlar acı değil hayat tecrübesi :)
-Bu adam benim hayatımın içine mi sıçtı? ok sende onun ağzına sıçarsın olur biter:)))
tarzında yaşamaya başladım hayatı... İnsanlara özellikle erkeklere karşı fazla sorgulayıcı olmaya başladım:) Güzel iltifatlar artık ayağımı yerden kesemiyordu benim, çünkü ÖYLE OLDUĞUMDAN EMİNDİM evet çok güzelim evet çok pozitifim evet gülünce gözlerimin içi gülüyor evet evet evet.... Başka elle tutulur bir şey yoksa benim kahvem bitti ben kalkıyorum :) Uzun zamanlar bu şekilde yalnızlığı seçtim... Denemeleri oldu... Ama hiç biri benim hayat puzzle'ımın parçası olabilecek nitelikte değildi...
8 Ocak 2016 Cuma
SEVGİLİ GÜNLÜK :))))
Şu ahir ömrümde hiç günlük tutamadım:))) tek sebebi meraklı annemdir:))) Biz evde yokken yatak yorgan kitaplık araştırır mutlaka bulur okurdu :)))) En çok kızkardeşimin tuttuğu günlüğü merak ederdi :))) Çünkü ben dayanamaz her şeyimi anlatırdım:))) Kızkardeşim laneeeetttt ketuuuummm inaaaat ölse ağzından zerre kelime çıkmaz:)))) Her seferinde bana fısır fısır' Salah yemin ederim bu gız gerizekalı' diye başlayan cümlelerle başlar ne yaptıysa bana anlatırdı :)))) O gün bugün günlük tutmuyorum :))) Haa ama küçük defterlerim var benim minik anılarımı saklayan içimden taşan güzel cümleleri kucaklayan minnak defterler ;) Hep yanımdadır bazen olmadık bir yerde kelimeler dökülür içimden aman derim ziyan olmasın :))) Bir gün lazım olur ;))
Bugün facebookta gezerken 'NASIL ZAYIFLADIM' diye bir blog gördüm :)))) Haliyle merak edip tıkladım ;) Resmen tüp mide ameliyatı olmuş kadınlar öncesi sonrası fotoğraflarını yollamışlar saçma sapan bir çay ile ipe sapa gelmez bir ile 40 küsür kilo verdiklerini anlatıyorlar:))) Her cümle sonunda SİPARİŞ VERMEK İSTER MİSİNİZ? butonu var :))) Demem o ki yemezler canım :))) Hele ben hiç yemem :))) Bazen nasıl zayıfladığım neler yaptığımla ilgili yazmak istiyorum sonra içimden gelmiyor inanın... Çünkü ben eğer bir başarı sahibi olacaksam sadece zayıfladığım için anılmamalıyım... Hayata dair gerçek yeteneklerim olmalı, faydalı bir iş yapmalıyım... Bu nedenledir ki facebooktaki tüm obezite gruplarından ayrıldım... Boku çıktı o grupların... Eskiden olsa nasıl hevesle takip ediyordum o öncesi sonrası fotoğrafları görünce VAAYYY BEE NE DEĞİŞİM deyip iç geçiriyordum :))) Ha hala kilo veren insanlara hayranlıkla bakıp taktir ediyorum ama oranın bazı daimi üyeleri var ki bu durumu çok abartıp bokunu çıkarmışlar! Ulan tamam anladım 80 kg verdin maşallah ne güzel aferin sana Allah daim etsin ama nedir bu göt kalkıklığı kardeşim, nedir bu herşeyi ben bilirim havaları??? Nedir ben girsem ameliyata Tüp mide yaparım o kadar bilgiliyim mallığı ???
Grup obezite grubu değil avlanma yeri mübarek:)))) Bir kere şu var ki çok acı bir gerçek obez erkeklerin hepsi abaza:) Aşağılamıyorum ya da kınamıyorum bu acımasız bir gerçek adam 27 yaşına gelmiş bir kızın elini tutamamış,kimse beğenmemiş,kimse sevmemiş,kendisi bile sevmemiş kendini... O kadar aç ki hem kadına hem sevgiye hem cinselliğe... Birisi onunla ilgilendiği zaman ne yapacağını şaşırıyor:) Halbuki sadece acemi olduğunuz için şunu soruyorsunuz 'kaç aylık oplusunuz? Kaç kilo verdiniz? Özel bir yemek listeniz var mı? Bir diyetisyenle çalışıyor musunuz?'
Gayet insani:) gayet normal:) Tahrik edici bir şey yok :))) Öyle insanlar ile karşılaştım ki bu komik camiada sırf onları anlatsam 2 seri kitap olur :)))
Bu gruplara üye iken günde 50 ye yakın mesaj alıyordum memnun musunuz? Doktorunuz nasıl? Ne kadara ameliyat oldunuz? Nasıl geçti ameliyat ?
Yanı sıraaa 'benim bir tanıdık var da ameliyat olmak isteyen ben o yüzden mesaj attım size ne kadar güzelsiniz tanışalım mı? :))))
-Merhaba abla adım Burak nolur yardım et bana kendime hiç güvenim yok ameliyat oldum zayıflayamamaktan korkuyorum :'( Dayanamazsın yazarsın yazarsın
-güzel olacak her şey ablacım bak böyle yap şöyle yap:)
2. gün
-ohh artık daha umutlu mutluyum iyi ki varsın ya ben sana abla demesem olur mu?
-E olur ne diyeyim:)
3. gün
-Günaydın canım nasılsın?
-Hööö? Canım???
4.gün
-Ben sana bişey itiraf etmek istiyorum BEN SANA AŞIK OLDUM EVLEN BENİMLE...
-yavrum evladım çocuğum benim oğlumla aranda 10 yaş var :) Nerenin aşkı kimin sevgilisi nerenin evliliği amk:))) Sen bir götünü başını topla önce :))) Hadi bye canım oldun sen 2 ay sonra kendi yaşıtların ilgilenir seninle... deyip gönderiyordum :)))
hayatımın bir döneminde 22-28 yaş arası bir hayran kitlem vardı yeminle:))))
Bu gibi durumların çoğalması sıktı beni o gruplar amacını çok fazla aşmaya başladı....
Demem o ki bir şeylerin bokunu çıkarmamak lazım hayatta...
Offf sıkıldım yazmaktan uykum geldi toparlayamıyorum:))) Oje süreyim ben ;) yarın şirket yemeği var ve yine en güzel ben olmalıyım :P :))))
heee bir ara neden Marilyn Monroe yazımı yazacağım;) Norma Jeane candır gerisi heyecan ;)))
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)