20 Ocak 2016 Çarşamba

KENDİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM

KENDİMDEN ÖZÜR DİLİYORUM

Yaşadığım süre boyunca hep merhametimin arkasından yürüdüm, beklentilerimi arkada bıraktım. Kimseden bir şey beklemedim, doğrusu bu sanıyordum çünkü. Yaşadıklarımı yaşayamadıklarımı içimde sakladım, sustum bastırdım olsun dedim insanlık bende kalsın.

Kendimden özür diliyorum.
Kendimden özür diliyorum.

BEN EN İYİSİNİ YAŞATAYIM Kİ

İstemeye yüzüm olsun dedim. Verdim, hep verdim karşılığını alıp alamadığıma bakmadan, aslında güçlü olmak değildi istediğim, ama olmak zorundaydım ve bırakıldım. Kendimi hep erteledim. Kimsenin beni anlamadığını bildiğim halde hayatıma girenleri bana verilmiş bir görev olarak gördüm. Herkesi mutlu etmek zorundayım sandım. Benimde mutlu olmam gerektiğini unutmuşum meğer... Görevim neyse en iyisini yapmalıydım ki vicdanım rahat etmeliydi.

Birilerinin de bana karşı görevleri olduğunu hiçe saymışım oysa… Ne yazık ki; Bana verilen rolleri en iyi şekilde oynarken onların rollerini iyi oynayıp oynamadığına hiç bakmadım. Karşımdakilerin eksiklerini tamamlamaya çalışırken, onların hatalarını görmeye vaktim kalmamış sanki. Beni üzmelerine bakmadan, karşılığında ne aldığıma ne hissettiğime aldırış etmeden hep verdim. Kendimi nasılda unutmuşum.. unutturmuşlar aslında. Paramparça olmuş kalbime, cayır cayır yanan içime doğruları söylemeye çalışan beynime, mutsuz yüzüme hep sus dedim. Sen sus… Kendime haksızlık ettim, kimseye etmediğim kadar. Herkesi dinledim kendimi dinlemediğim kadar. Kimse benim yüzümden mutsuz olmasın diye, hiç bir şeyin sebebi ben olmayayım diye mutluluk oyunlarımı oynadım. Yetmedi yeni oyunlar buldum. Ama bir gün bir bakmışım ki paramparça olmuşum.

Tutunacak tek duygu bırakmamışım kendime. kendimi teselli edecek tek şey yokmuş hayatımda. Allak bullak olmuşum.. Kendimi aramaya çıktığımda yorgun, yılgın, bitkin bir köşede saklanıp ağlayan bir kız çocuğu olarak buldum. Ve ona elimi uzattım diyebildiğim tek şey GEÇTİ, bir daha seni kimse üzemeyecek. Şimdi senden özür diliyorum. Seni bu kadar hiçe saydığım için, insanların seni bu kadar üzmelerine müsade ettiğim için, seni hiç bir zaman dinlemediğim için, üzerine bu kadar sorumluluk yüklediğim için, hakkın olan bütün duyguları sana yaşatmadığım için… Şimdi tekrar söylüyorum. İnsanlığından, kalbinden, duygularından, çocukluğundan, hislerinden çok özür diliyorum. Galiba ben almadan vermenin Allah’a mahsus olduğunu unutmuşum…

İclal Aydın



  İşte benim ruhumun aynalarından biri :) Gamzelerini sevdiğim, ince ruhuna hayran olduğum, kalbimin her noktasına dokunan kadın :) Kitapları hep başucumda özel bir yerdedir:) Hatta koşa koşa şiir kasetini almaya gitmişliğim vardır(kaset ne tuhaf geliyor şu an kulağıma :) ) Eski mutsuz günlerimin can yoldaşıdır:) Sırdaşımdır :) Hönküre hönküre ağlayarak dinlediğim nadir sesin sahibidir:)))) 
Nasıl güzel anlatmış ince ince... Nasıl naif, nasıl kırılgan... Eski ben gibi:) Dönüp bakıyorum da ne kadar güçsün, ne kadar kimsesiz, ne kadar savunmasız, ne kadar ağlak bir kadınmışım ben :))) Kahkahasının altında hep bir alt yazı göz yaşı olan, acıdan ölse acısını anlatmayan:) Ahh O kadını alıp ciğerime sokasım geldi :) iki tokat atıp kendine getiresim :) Yapacaksın deyip arkasından itesim geldi :)
Şimdi nerde mutsuz kadın görsem ahh diyorum ahhh o kadar da zor değil!!! Ama değerli taşlar bile işlenmeden kırılıp dökülmeden çizilmeden bölünmeden pırlanta olmuyor :))) Demek ki yaşamak gerekiyor:) Demek ki en dibe batmak gerekiyor... Demek ki yere düştüğünde kimseye tutunmadan ayağa kalkmak gerekiyor :)

Ayyy bu ne sabah sabah yeaaaa :)))) Tüm kırık kalpli kadınları şap şup öperim :) Geçecek düzelecek hatta tekrar aşık bile olacaksınız :))))

kalp kalp kalp muck muck muck ;)))))








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder