İnsanlarda hep bir geçmişe dönme eğilimi vardır ya bu aralar bize de bu oluyor galiba... Hep bir köy yaşamına özenir olduk... Toprakla uğraşabileceğimiz,bir şeyler ekip kendi emeğimizi toplayabileceğimiz, toprağın yağmur sonrası kokusunu içimize çekebileceğimiz bir ev ne güzel olurdu değil mi :) Biz bu köy gezme işini baya ciddiye aldık :)) Hatta ben abartıp İzmir köylerinin bir listesini çıkardım:)))) Ama bu köyler bu kadar araştırmayı hakikaten hak ediyor:)
Bu hafta Bademler köyüne gittik;
Bir köy
düşünün ki tiyatrosu olsun ama camisi olmasın, üstelik 1930’lardan beri oyunlar
sahneleyen tiyatrosunun tüm oyuncuları da köylülerden oluşsun; 76 yıllık bir
kütüphanesi olduğu gibi bir de oyuncak müzesi olsun; bakkalında, berberinde
Deniz Gezmiş’in, Albert Einstein’ın resimleri, sözleri asılı olsun; ambalaj
atıkları ayrıştırılarak toplansın, altyapı sorunu olmasın; herkes okuma yazma
bilsin ve hiç kimse suç işlemesin; köylüler kendi aralarında sahne
tekniklerini, oyunları tartışsın, edebiyat ve felsefe üzerine konuşsun ama bir
yandan da tarlasında ekip, biçsin.
Gerçekten bu özellikleri çok güzel fakat keşke o köy dokusunu hiç bozulmasaymış... Araya villalar dikilip o köy evi olgusunu ziyan edilmeseymiş... Çoook daha güzel bir köy olurmuş... Köye girerken ne kadar güzelll diye çığlıklar atarken gittikçe artan villa sayılarını görünce burayı da istila etmişler dedim içimden... Umut ediyorum ki kendini bu kadar geliştirmiş sanatçı ruhlu köy insanı bu yozlaşmaya daha fazla izin vermez ve köyün dokusu bozulmaz...Gidin görün efendim kesin tavsiyemdir;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder